Birçok dilbilimci ve Kürdologun belirttiği gibi, Kürt dili Hint-Avrupa
dil ailesi içinde yer almaktadır. Kürtçe Hint-Avrupa dil ailesinin İranî
diller grubunda yer alır. Bu grubun kuzeybatı bölümünde yer almaktadır.
Bu dil grubunda yer alan bazı dilleri şöyle sıralayabiliriz:
b) Akrabalık ilişkilerine göre diller;Akrabalık ilişkilerine göre diller beş gruba ayrılır.
1) Hint-Avrupa dil grubu (İngilizce, Fransızca, Kürtçe, Farsça).
2) Sami dil grubu (Arapça, İbranice, Akatça).
3) Bantu dil grubu: (Orta ve Güney Afrika dilleri).
4) Çin dilleri (Çin ve Tibet).
5) Ural-Altay dil grubu (Fince, Macarca, Türkçe, Moğolca).
Yukarıda da belirtildiği gibi Kürtçe, Hint-Avrupa dil grubunda (ailesinde) yer alır. Hint-Avrupa dil grubu incelendiğinde, bu gruba dahil dillerde birçok ortak ve yakın sözcük görülür. Bu durum aynı dil grubunda yer alan tüm diller için söz konusudur. Bu yakınlık için, hazırladığımız örnek tabloya bakmakta yarar vardır:
Bu konuyla ilgili olarak Minorsky(Vladimir Feodoroviç Minorski (Rus: Владимир Фёдорович Минорский, 5 Şubat 1877 - 25 Mart 1966), Kürt ve Fars tarihi, edebiyatı, coğrafyası, kültürü hakkında araştırmalar yapan Rusdoğubilimci.) şöyle der :
“Kürtçe de Farsça gibi Batı İran dillerinden biridir. Andreas, Salamann, O. Monn, Meillet, Lent ve T. Tedesco da Batı İran dillerinin iki gruba ayrıldığını söylerler. Bunlar Güney ve Kuzeybatı İran dilleridir ki, iki grup da birbirlerinden çok etkilenmişlerdir.
Kürtçe ve Farsçanın ayn ıdil grubunda yer almalarından dolayı birçok yönden benzerlik gösterdiklerini belirtmiştik. Birçok çevre bu konuyu istismar ederek, benzerlikleri siyasal inançlarına, etnik arındırma perspektiflerine malzeme olarak kullanmışlardır. Bu istismar bilimsel bakış açısından son derece uzaktır. Tamamıyla öznel bir durumdur.
Bu tezi ileri sürenler, Kürtçenin “karma” ve “Farsçanın bozulmuş hali” olduğunu söylerler. Bu nedenle yüzeysel de olsa bu iki dil arasındaki ayrılıklardan söz etmek gerekir.
En belirgin ayrılık Kürtçede olup da Farsçada olmayan “cinsiyet”liktir. Kürtçeyi Farsçadan ayıran önemli özeliklerden biri olan “cinsiyet” özelliğine çalışmamızın ileriki aşamalarında ayrıntılı olarak değineceğiz.
Kürtçede iki grup şahıs zamiri bulunmasına rağmen, Farsçada böyle bir özellik görmüyoruz. Bu iki grup şahıs zamiri geçişli fiillerde farklıca kullanılmaktadır. Bu özelliğinden dolayı Kürtçe ergatif bir dildir.
Kurmanci için örnek: Min nan xwar(Ben ekmek yedim). / Ez nên dixwim(Ben ekmek yiyorum).
Kirmancki (Zazaki) için örnek: Min nan werd(Ben ekmek yedim). / Ez nanî wena(Ben ekmek yiyorum).
Kaynakça:
1) Geniş bilgi için bakınız Varlı, Abdullah; Dîroka Dugelên Kurdan, Derpêç 1, Weşanên Sîpan, İstanbul 1997; Çeliker, Celadet; “Kurtedîroka Alfabên ku Kurdan Bikaranîneî, Zend, İstanbul Kürt Enstitüsü, Sayı2, Yıl 1994.
Farsça, Kürtçe, Belucice, Osetçe, Yexnubçe, Peştûca, Pamirce vd.
Kürt dilinin yerinin iyice bilinmesi için dilleri sınıflandırmakta yarar
var. Dilbilimciler, genel olarak dili iki yönden; biçimine (morfolojik)
ve akrabalık ilişkilerine (genetik) göre ayırırlar.
a) Biçim bakımından diller Dilbilimciler biçim açısından dili üç gruba ayırırlar.
1) Tek heceli diller: Çin ve Tibet dilleri bu grupta yer alır.
2) Sondan eklemeli diller: Türkçe ve Macarca bu grupta yer alır.
3) Bükümlü diller: Bu grupta Hint-Avrupa ve Sami dilleri yer alır.
Kürtçe de bükümlü bir dil olduğu için, büküm üzerine birkaç şey söylememiz gerekir. Dil bilimciler bükümü şöyle ifade ederler: “Çekim sırasında kökün, özellikle de fiil kökündeki ünlünün değişmesi.”
1) Tek heceli diller: Çin ve Tibet dilleri bu grupta yer alır.
2) Sondan eklemeli diller: Türkçe ve Macarca bu grupta yer alır.
3) Bükümlü diller: Bu grupta Hint-Avrupa ve Sami dilleri yer alır.
Kürtçe de bükümlü bir dil olduğu için, büküm üzerine birkaç şey söylememiz gerekir. Dil bilimciler bükümü şöyle ifade ederler: “Çekim sırasında kökün, özellikle de fiil kökündeki ünlünün değişmesi.”
Bükümlü diller için Arapça iyi bir örnektir. Arapçada ünsüzler
(konsonant) değişmeyip, sözcüğün başına ve ortasına gelen ünlülerden
sözcükler oluşur. Örneğin “ktp” ünsüzlerinden kitap, mektep, kâtip vb
sözcükler ünlülerin değişmesiyle oluşurlar. Yine “chl” ünsüzlerinden
cahil, cehele sözcükleri oluşur.
Kürtçede sözcükler yüklendikleri göreve göre değişkenlik
gösterirler ve bükülürler. Bu kurala göre, değişiklik bazen fiilin
köküne kadar yansır. Örneğin, “kirin” fiili birinci tekil şahıs takısını
alıp şimdiki zaman kipine göre çekimlendiğinde, di-k-im (yapıyorum)
olur. Bu örnekte görüldüğü gibi, fiil kökünden sadece “k” sesi
değişmiyor. Bir başka örnekle, “parastin” (korumak) fiilini şimdiki
zaman birinci tekil şahısa göre çekimlediğimizde, ez diparêz-im durumuna
geliyor. Ez birinci tekil, yalın şahıs zamiridir; di- şimdiki zaman takısı; parêz,emir halindeki fiil kökü; -im, birinci tekil şahıs zamiri ekidir.
Aynı fiili di’li geçmiş zamana göre çekimle diğimizde, min
parastoluyor. Min, birinci tekil, bükümlü şahıs zamiri; parast,
geçmişzaman halindeki fiil köküdür.
Örneklerden anlaşıldığı gibi, Kürtçede yalnızca ünsüzler değil,
ünlüler de değişip bükülmektedirler. “Parastin” fiili şimdiki zaman
kipinde çekimlendiğinde, fiilin kökünde (p a r a s t) bulunan “a” “ê”ye;
“s” de “z”ye dönüşüyor.
Türkçede çekim sırasında fiil kökü değişmez ve böyle bir vakaya
rastlamayız. Örneğin Türkçedeki “gitmek” fiilini değişik zaman köklerine
göre çekimlediğimizde, fiilin sonuna birçok çekim eki gelir ama,
kurallıolarak bir ünlü veya ünsüz bükümüne rastlamayız. Gittim, gidildi,
gidecek, gitmişlerdi: Örneklerde sadece ünsüz yumuşamasına
rastlamaktayız.
b) Akrabalık ilişkilerine göre diller;Akrabalık ilişkilerine göre diller beş gruba ayrılır.
1) Hint-Avrupa dil grubu (İngilizce, Fransızca, Kürtçe, Farsça).
2) Sami dil grubu (Arapça, İbranice, Akatça).
3) Bantu dil grubu: (Orta ve Güney Afrika dilleri).
4) Çin dilleri (Çin ve Tibet).
5) Ural-Altay dil grubu (Fince, Macarca, Türkçe, Moğolca).
Yukarıda da belirtildiği gibi Kürtçe, Hint-Avrupa dil grubunda (ailesinde) yer alır. Hint-Avrupa dil grubu incelendiğinde, bu gruba dahil dillerde birçok ortak ve yakın sözcük görülür. Bu durum aynı dil grubunda yer alan tüm diller için söz konusudur. Bu yakınlık için, hazırladığımız örnek tabloya bakmakta yarar vardır:
Kürtçe İngilizce Almanca Fransızca Farsça
Grekçe
Stêr
star stern astre sitare astron
kurt
short kurz court - -
lêv
lip lippe levre leb -
dilop
drop tropfen - - -
nav name name nom name -
na/no no nein non - -
tu
- du tu/te - -
nû/niwe new neu neu - -
neh
nine neun neuf - -
dot
douther - - - -
bira
brother - - brader -
Bu konuyla ilgili olarak Minorsky(Vladimir Feodoroviç Minorski (Rus: Владимир Фёдорович Минорский, 5 Şubat 1877 - 25 Mart 1966), Kürt ve Fars tarihi, edebiyatı, coğrafyası, kültürü hakkında araştırmalar yapan Rusdoğubilimci.) şöyle der :
“Kürtçe de Farsça gibi Batı İran dillerinden biridir. Andreas, Salamann, O. Monn, Meillet, Lent ve T. Tedesco da Batı İran dillerinin iki gruba ayrıldığını söylerler. Bunlar Güney ve Kuzeybatı İran dilleridir ki, iki grup da birbirlerinden çok etkilenmişlerdir.
Bu etkileşim ve benzerliklere rağmen, günümüz İran dillerinin
birbirlerine yabancı gelen birçok özellikleri vardır. Kürtçe ve Farsça
özgün niteliklere sahiptirler. Kürtçe Kuzeybatı İran kolunda yer
almaktadır.”
Birçok kişi, Kürtçe ve Farsçada bulunan ortak kelimelerden
dolayı, Kürtçeyi Farsçanın bir lehçesi gibi tanımlar. Ama Kürtçeyi
yakından inceleyenler bunu kesinkes reddederler. Kürtçe ve Farsça
arasındaki bazı ayrılıkları sıralayalım.
Kürtçe ve Farsça Arasındaki Farklılıklar
Kürtçe ve Farsçanın ayn ıdil grubunda yer almalarından dolayı birçok yönden benzerlik gösterdiklerini belirtmiştik. Birçok çevre bu konuyu istismar ederek, benzerlikleri siyasal inançlarına, etnik arındırma perspektiflerine malzeme olarak kullanmışlardır. Bu istismar bilimsel bakış açısından son derece uzaktır. Tamamıyla öznel bir durumdur.
Bu tezi ileri sürenler, Kürtçenin “karma” ve “Farsçanın bozulmuş hali” olduğunu söylerler. Bu nedenle yüzeysel de olsa bu iki dil arasındaki ayrılıklardan söz etmek gerekir.
En belirgin ayrılık Kürtçede olup da Farsçada olmayan “cinsiyet”liktir. Kürtçeyi Farsçadan ayıran önemli özeliklerden biri olan “cinsiyet” özelliğine çalışmamızın ileriki aşamalarında ayrıntılı olarak değineceğiz.
Kürtçede iki grup şahıs zamiri bulunmasına rağmen, Farsçada böyle bir özellik görmüyoruz. Bu iki grup şahıs zamiri geçişli fiillerde farklıca kullanılmaktadır. Bu özelliğinden dolayı Kürtçe ergatif bir dildir.
Kirmancki (Zazaki) için örnek: Min nan werd(Ben ekmek yedim). / Ez nanî wena(Ben ekmek yiyorum).
Kısacası, Kürtçede şahıs zamirlerinde erillik ve dişillik vardır
ama, Farsçada böyle bir durum yoktur. Ayrıca Kürtçede iki grup işaret
zamiri vardır. Ama Farsçada böyle bir özellik bulunmaz.
Bu iki dilin birçok ayrı özelliğinden söz edebiliriz, ancak biz
sözü Vlademir Minorsky’ye bırakırsak daha yerinde olur. Kürdolog
Minorsky, Kürtçe ve Farsçanın birbirlerinden ayrıve bağımsız diller
olduğunu söyleyerek bu ayrılıkları beş başlık altında toplar.
1) Fonetik bakımdan: Kürt dilinin fonetiği Farsçanınkinden ayrıdır.
2) Ses değişmeleri: Farsça ve Kürtçede bulunan ortak kelimeler ses bakımından büyük bir değişime uğramışlardır.
3) Şekil ayrılıkları: Zamirlerden tutalım fiil çekim ve bükümlerine, aitlik takılarından isim tamlamalarına kadar birçok ayrılık mevcuttur.
4) Sözdizimi farkları: Cümlenin öğelerinin sıralanışı Türkçe ve
Farsçadan ayrıdır. Türkçede kurallı cümlelerin yüklemi hep cümle sonuna
geliyor. Örnek:
Ben dün Ankara’ya gittim (özne+zarf tümleci+dolaylıtümleç+yüklem).
Aynı cümleyi Kürtçe olarak kuralım:
Ez duh çûm Enqereyê (özne+zarf tümleci+yüklem+dolaylıtümleç).
Ben dün Ankara’ya gittim (özne+zarf tümleci+dolaylıtümleç+yüklem).
Aynı cümleyi Kürtçe olarak kuralım:
Ez duh çûm Enqereyê (özne+zarf tümleci+yüklem+dolaylıtümleç).
5) Kelime ayrılıkları.
Sonuç
Her dilin kendine özgü kuralları, özellikleri ve kalıpları
vardır. Diğer dillerden ayrılan farklılıklarının yanı sıra, ortak
yanlarıda vardır. Bu ortak kurallar, aynı dil ailesinden olan dillerde
çokca görülür. Bundan dolayı bazı dillerin ortak özelliklere ve benzer
kurallara sahip olmaları son derece normal ve doğal bir durumdur.
Kürtçe, birçok kural, kalıp ve özellikleriyle Farsça, Arapça ve
Türkçeden ayrılmaktadır. Sonuç bölümünde, Kürtçe ve Türkçe arasındaki
dilbilimsel ayrımlara değinmek istiyoruz.
Türkiye’de bazıdilbilimci, siyasetçi, bürokrat, hatta değişik ve
ilgisiz mesleklerden pek çok kimse hâlâ Kürtçenin bir dil
olmadığınıiddia ederler. Kürt dili hakkında merak sahibi olanların
kafasında duru bir düşünce ve yargıoluşabilmesi için, bu iki dil
arasındaki birkaç somut farkı şöyle sıralayabiliriz:
• Kürtçe Hint-Avrupa dil ailesinde, Türkçe ise Ural-Altay dil ailesinde yer almaktadır.
• Kürtçe cinsiyetli (eril-dişil) bir dildir. Türkçede böyle bir özellik yoktur.
• Kürtçe bükümlü bir dildir, oysa Türkçe eklemeli bir dildir.
• Kürtçede iki grup şahıs ve işaret zamiri mevcuttur.
• Türkçe ve Kürtçe tamlamalar birbirlerinin tam tersi bir biçimde oluşurlar.
• Kürtçe önden, ortadan ve sondan ek alırken, Türkçe sondan eklemeli bir dildir.
• Kürtçede sözcükler iki ve üç ünsüzle (strî, stran vb)
başlayabiliyorken, Türkçede sözcük başında birden fazla ünsüz bulunmaz.
• Kürtçe ve Türkçe gramer, fonetik, sentaks ve türetme bakımından birbirinden ayrılır.
1) Geniş bilgi için bakınız Varlı, Abdullah; Dîroka Dugelên Kurdan, Derpêç 1, Weşanên Sîpan, İstanbul 1997; Çeliker, Celadet; “Kurtedîroka Alfabên ku Kurdan Bikaranîneî, Zend, İstanbul Kürt Enstitüsü, Sayı2, Yıl 1994.
2) Aksan, Doğan; Her Yönüyle Dil 1 (Ana Çizgileriyle Dilbilim), Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1987.
3) Bedirxan, Emir Celadet & Lescot, Roger; Kürtçe Dilbilgisi, Doz Yayınları, beşinci baskı, İstanbul 2000.
4) Mînorsky, Vladîmîr; Kürtler, Koral Yayınları, İkinci Baskı, İstanbul 1992.
5) Şerefxanê Bidlîsî, Şerefname, Hasat Yayınları, İkinci Baskı, İstanbul 1998.
6) Ciwan, Mûrad; Türkçe AçıklamalıKürtçe Dilbilgisi (Kurmanc Lehçesi), Weşanên Jîna Nû, Birinci Baskı, Swêd 1992.
7) Gökalp, Ziya; Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler, Sosyal Yayınlar, Birinci Baskı, İstanbul 1992.
8) Hesenpûr, Emîr; Nationalism and Language In Kurdistan, Mellen Research University Press, Kanada 1992.
9) Ehmedê Xanî, Mem û Zîn, Hasat Yayınları, Üçüncü Baskı, İstanbul 1990
0 yorum :
Yorum Gönder