REKLAM ALANI

02 Ağustos 2013

Yasaklı Bir Dilin Homeros'u Dengbéjler

Yasaklı Bir Dilin Homeros'u Dengbéjler 

Modern insanın elli bin yıllık bir tarihi olsa da yazıya dair en eski bulguya M.Ö. yaklaşık 3500 yıllarında rastlıyoruz. İlk olarak Mezopotamya’da Sümerlere ait olduğunu bildiğimiz çivi yazısı ile yazılı kültür başlamış ve “tarih” kayıt altına alınmaya başlanmıştır. İlginçtir ki yazıyı ilk kez keşfeden bu coğrafya, yine kendisini izleyen yüz yıllar boyunca yazıyı en az kullanan toplumlara ev sahipliği yapmıştır.
Yazının icadı, yeryüzünün en önemli ilerlemelerinden biri olsa da insanlığın, konuşma yeteneği ve sesin büyüleyiciliği daima sözlü edebiyat üzerinde durup düşünmelerini sağlamıştır. Yazı Saussure’e göre “aynı anda hem faydalı, hem yetersiz, hem de tehlikelidir.” Bununla birlikte Saussure için yazı, düşüncenin sözel anlatımını değiştiren bir yöntem değil, konuşmayı tamamlayan bir parçadan ibarettir.
Sözlü edebiyatın bu anlamda devamlılığı ozanlarla veya âşıklarla sağlanmıştır. Tarihte sözlü edebiyat denildiğinde ilk akla gelen Homeros, Batı’nın ilk ozanı sayılmış ve aktardığı tarihi hikâyeler günümüze kadar ulaşmıştır.
Mezopotamya’da da bu anlamda sözlü edebiyatın taşıyıcısı ve anlatıcısı olan Dengbéjler hem sözlü edebiyatın devamlılığını sağlamış hem de sözlü tarihin hafızası olmuşlardır. Anlattıkları hikâyeler ve olaylar geçmişin sesini günümüze taşımıştır.
Dengbéj kelimesi, Kürtçede deng (ses) ile bej (söz) kelimelerinden oluşur. Bu kelime, “sözün bir ahenkle (ses değeri ile) icra edilmesini sağlayan kişi” anlamında kullanılmıştır. Dengbéjler genel olarak okuma yazma bilmeyen, sözlü kültürün özellikleri ve değerleriyle yetişmiş, yaşadığı toplumun koşullarını, çelişkilerini iyi bilen, güçlü bir belleğe sahip, ses ve söze biçim verirken onu estetize edebilen, Kürt halk hikâyelerini ezgi ile yoğuran, hünerini dinleyici topluluğu karşısında icra eden anlatıcılardır.
Dengbéjlik Kürtlerin özgün hikâye anlatma geleneğidir. Hala bile tam olarak yazılı geleneği içselleştiremeyen Kürtler bütün tarihlerini, bir anlamda “sözlü tarih” olarak yaşamışlardır. Tarihleri boyunca biri imparatorluk (Med İmparatorluğu) olmak üzere çeşitli hanedanlıklar, özerk olarak varlığını çeşitli İmparatorluklar içinde sürdüren mirlikler, beylikler, kuran Kürtler hikâyelerini bir anlamda tarih olarak da özümsemişlerdir.
Tarihte Kürtlerin yazıdan haberi olsa da bu daha çok “üst tabakanın” kullandığı bir araç olmuştur. Kürtlere dair araştırmaları ile bilinen Bazil Nikitin bundan dolayı “Kürt edebiyatını araştırmaya kalkan kişinin karşılaştığı şey aşırı folklor bolluğudur” demiştir.
Dengbéjlerin esinlendiği ve onlara kaynak oluşturan konular genelde Kürt kültürünün kendi deneyimlerinin ürünleri olmuştur. Bunun yanı sıra Orta Doğu geleneğinden miras kalan kültürel öğeler ya da komşu halklardan alınan zaman zaman uyarlanan hikayeler-olaylar da dengbéjler için birer kaynak oluşturmuştur.
Kürtler üzerinde biz çok araştırma yapan, Harvard Üniversitesi’nde öğretim üyesi Merhrdad R. İzady, Kürtlerdeki hikâyeler ve onun melodik yapısıyla ilgili kaleme aldığı bir makalede “Öykülü Kürt şarkılarında dört değişik tema ele kullanılır: kahramanlık, aşk, dinsel ve günümüzde eklenen bir tema olarak politik temalardır” der.

0 yorum :

Yorum Gönder